Hamilelik

Tekrarlayan Gebelik Kayıpları

Yaşanan gebeliklerin beşte biri düşükle sonuçlanıyor ama birbiri ardına üç kez veya daha fazla olarak yaşanan bebek kayıpları sorun haline geliyor.

Süreklilik arz eden gebelik kayıpları yüzde birlik oranda kalsalar bile kadınların hayatta yaşayabilecekleri tehlikelerden biridir. Genelde gebeliğin ilk 12 haftasında görülen bu durum tekrarlayan gebelik kayıpları olarak adlandırılır. Habitüel abortus olarak tanımlanan olay günlük konuşmada mükerrer düşükler olarak da duyulabilir.

Kayıpların Nedenleri Nelerdir?

İlk sırada annenin yaşı öne çıkar. Anne 35 baba 40 yaşın üstündeyse doktorlar daha fazla dikkatli olurlar. Aynı zamanda obezite, sigara ve alkol, bilinçsiz ilaç kullanımı, radyasyon gibi etkenler dış nedenlerin içindedir. Rahim içini daraltan myomlar, kürtaj sonrası oluşabilen rahim içi yapışıklıklar ise anatomik sebeplerdir. Tiroid bozuklukları, tespit edilmemiş diyabet, polikistik yumurtalık sendromu ise tekrarlayan gebelik kayıplarının nedenleri arasında hormonal sebepler içinde sayılmaktadır. Trombofili olarak bilinen kanın pıhtılaşma eğiliminin artması da bir başka tıbbi bozukluktur. Tekrarlayan düşüklüklerde eşler arasındaki HLA doku grubu benzerliğinin ya da farklılığının etkileri bile konuşulmaktadır.

Genetik Sorunlar

Hayatın şifresini içinde taşıyan kromozomların anomalisi ise konunun en dikkat çekici kısmıdır. Düşüklerin yüzde beşi bu nedene dayanır. Çiftlerin fark etmediği ama genetik açıdan taşıyıcı oldukları, normal hayatlarında hastalık yaratmayan genetik problemler yeni bir yaşam kodlanırken anomali olarak ortaya çıkabilir. Sayılan bütün bu nedenler listesine 40 yaşın üstündeki kadınlarda düşük riskinin yarı yarıya olduğunu mutlaka eklemek gerekiyor.

Hastaların Takibi

Düşük sayısı arttıkça yaşanacak riskler de artar. Hatta dört düşükten sonra tekrarlama oranı yüzde elliye kadar çıkar. Anne özellikle yaşı konusunda bilgilendirilmelidir. Fakat bu bir kader değildir. Doktor kontrolleri altında geçecek ilk haftalar sonucu başarı hamilelik oranları da  günümüzde yüzde doksanlara yaklaşmıştır.

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu